Son yıllarda perakendeciler için
insan kaynakları, kalite, çevre gibi konuları yönetmenin yanı sıra, iş sağlığı
ve güvenliğini de yönetmek önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. İş
sağlığı ve güvenliğini iyi yöneten perakendeciler, piyasada rekabet avantajı sağlarken,
iş kazaları ve meslek hastalıklarının maliyetini de minimize ederek
karlılıklarını arttırmaktadırlar.
İş güvenliği çalışmaları (ülkemiz
bazında ele alırsak) perakende sektöründe tam olarak istenen düzeyde olmamak
ile birlikte, bunun gerçekleşmemesinde birçok faktör olduğunu ifade etmek gerekir.
Bu bileşenleri başlıklar altında incelersek;
Perakende sektöründe iş sağlığı ve güvenliği açısından
sorunlar;
ü Çoğu Perakendecide iş güvenliği yönetim sisteminin olmaması.
ü Personel işleri açısından diğer bir
husus ise ( sektörel olarak da önlenmesi kolay olmayan) ‘personel devir
hızıdır’. Zira mevzuat gereği yapılmış olan iş güvenliği çalışmalarında kimi
personeller özel eğitim verilmesi / alınması gereken farklı görevleri yerine
getirebilmektedir. (çalışan temsilcisi, yangın söndürme ekip üyesi, ilkyardım
ekip üyesi, iş güvenliği kurul üyesi vs… )Fakat personel sirkülâsyonu fazla
olması durumunda iş güvenliği çalışmaları da bundan olumsuz
etkilenebilmektedir.
ü “Doğru işe doğru personel
yerleştirilme” anlayışının tam olarak yerine getirilmemesi, tabiri diğerle iş
güvenliği kurallarından “işin ehli olma” kaidesinin dikkate alınmaması
sonucunda iş kazası gibi istenmeyen olası durumlar meydana gelebilmektedir.
ü İşyerinin ergonomik olmayan çalışma
koşulları ve fiziksel risk etmenlerinin iş güvenliği koşullarına uygun olmaması
da ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
ü Ücret, stres, fazla çalışma süreleri,
yeterli dinlenme saatlerinin olmaması gibi örneklerini arttırabileceğimiz
“psikolojik risk etmenleri” açısından yetersiz olan bir işyerinde iş güvenliği
çalışmaları olumsuz etkilenecektir.
ü Sağlık gözetimi; İşletmelerde
personel işlerinin önemli kalemlerinden birini sağlık raporları teşkil eder ki
bunu sağlık gözetimi olarak da ifade edebiliriz. Sağlık gözetiminin doğru bir
şekilde yapılmaması, aslında işe alım sürecinin de tam olarak gerçekleşmediğini
ki ciddi sağlık problemleri sonucu düşünülen pozisyona getirilmiş personelden
istenen verim alınamamakta ve sonucunda iş akdinin feshi gerçekleşebilmektedir.
Perakende sektöründe iş sağlığı ve güvenliği açısından
riskler;
Yönetimsel
riskler; işin ehemmiyetine varılmamış yönetim anlayış. Maalesef perakende
sektöründe ilk bakışta bazı tehlikeler
varlığını hissettirmese de potansiyel tehlikeleri işin işleyişi sırasında
gözlemleyebilmekteyiz. Mesela, iş güvenliğini sadece endüstriyel makinelerinin
olup olması açısından değerlendirilmemeli. Sadece insan faktörünün varlığının
oluşabilecek tehlikelerin kaynağı adına önemli bir faktör olduğu unutmamalı.
İşverenlerin
maliyetleri sadece iş güvenliği çalışmalarına yapılan masraflar olarak görmesi
ve bu konuda basit çözümlerin dahi ertelenmesi/gerçekleştirilmemesi.
Ergonomik,
kas iskelet sistemi hastalıklarının oluşturabileceği potansiyel tehlikeler.
Perakende sektöründe iş sağlığı ve güvenliği açısından
beklentiler-yapılması gerekenler;
Ø Perakende sektörünün çalışanlarını
korurken işverenin de mağduriyetini engelleyecek daha kapsamlı mevzuat
çalışmaları yapılmalı.
Ø Devlet teşvikleri açısından
işverenlere (iş güvenliği alanında) verilmesi planlanan bazı imtiyazlar sadece
tek parametre olarak, iş kazaları dikkate alınarak düşünülmemelidir. Zira, iş
güvenliği konusunda üzerinde düşeni yapan fakat resmi kayıtlara en ufak iş
kazasını dahi bildiren işverenler bir nevi cezalandırılmış olabileceği için
daha kapsamlı ve işletmelerde iş güvenliği kültürü oluşturma adına neler
yapılacağı devletin yetkili makamları tarafından tekrar masaya yatırılmalıdır.
Ø Yayımlanan mevzuatların hazırlık aşamasında (
özellikle sektörsel olarak ilgili şirketler ile) ilgili bakanlıkların yapacağı
çalıştay /toplantılar söz konusu kanuni hükümlerin
(Kanun-yönetmelik-tebliği-tüzük vs …) işletmelerde daha kısa zamanda ve daha
verimli bir şekilde benimseneceği dikkate değer ayrı bir konu olarak ele
alınmalıdır.
Ø Mevzuat gereği iş güvenliği uzmanları yeri geldiğinde
hizmet verdiği işvereni bakanlığa bildirmek zorunda olup, gerekli bildirimi
yapmaması halinde uzmanın aleyhinde gelişebilecek olumsuzluklar yönetmelikte
ifade edilmemiştir. Maalesef burada iş güvenliği tamamen iki ucu sivri bıçak
misali kanuni hükmü yerine getirmesi halinde işinden olması muhtemel iken,
diğer açıdan da devlet karşısında sorumluluğunu yerine getirmemiş olacağından
hakkında olumsuz gelişmeler olabilecek ve yerine göre uzmanlık belgesini
kaybetmeyle ile sonuçlanabilecek bir süreç ile karşı karşıya kalabilecektir.
Burada yapılması gereken en önemli husus devletin, iş güvenliği uzmanından
”ispiyonculuk” yapmasını istemek yerine denetim kademesinde yer alan
müfettişlerin sayısını arttırarak bunu kendisinin tespit etmesidir. Aksi
takdirde, mesele olumsuzlukları “sümen altı etmekten” ileri gitmeyecektir. Yani,
İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tüm düzenleme ve uygulamalarda devletin
koruyucu olarak aktif denetim ve gözetim yetkisi de bulunmalıdır.
Ø Mevzuatlarda yer alan bazı dayatmacı yaklaşım ile
işverenin çalışmaları düzenlemedeki alternatiflerin azalması (şöyle ki,
verilecek her bir iş güvenliği eğitimlerinin en az 4 saat olarak düzenlenip,
bunun mesai saatleri içerisinde olması gerektiği gibi…) Hâlbuki bu şart yerine
yine mevzuatta yer alan 3 yıl içerisinde 8 saatlik eğitim verme şartı makul
düzeyde bir eğitim süresi belirlenerek de gerçekleştirilebilir. Fakat 4 saat
bir eğitim için pek de verimli bir zaman aralığı değildir. Suistimalleri,
eğitim verimliliğini düşürmeme adına en az 60 dk olma koşulu getirilerek hem
işvereni, hem iş güvenliği uzmanını, hem de işeri hekiminin usulsüz iş
yapmasına yönelik girişimi başlamadan engellenmiş olacaktır
Ø İşverenin iş güvenliği çalışmalarını ek maliyet, bir
yük olarak görmesinden ziyade daha çok işin, personel verimini artıracak bir
çalışma olduğunu kabul etmesi ve dolayısıyla buna bağlı olarak kazancının da
(özellikle uzun vadede) doğru orantılı olarak artacağının bilincinde olması gerekmektedir.
Nitekim kurumsal veya kurumsallaşma yolunda belirli çalışmalar yapan
şirketlerin üzerinde durdukları “performans” çalışmasına iş güvenliği başlığını
da ekleyerek, gerek iş güvenliği algısının üst yönetim tarafından ne kadar
ciddiye alındığı tüm çalışanlara (ve hatta paydaşlara ki günümüzde özellikle
ihracat yapan şirketlerin müşterilerinden iş güvenliğine önem vermelerinin
kendileri için bir tercih seçeneği olduğunu biliyoruz)göstermiş olmak gerekse
performans göstergesinde başarı grafiğini yükseltmek için iş güvenliği
konusunda çalışanların ayrıca bir gayreti olacaktır ki bu da sonuçta işveren
için önemli bir kazançtır.